GÜNEŞİN SUYA BATMASI
GÜNEŞİN SUYA BATMASI
İddia: Kehf
86 ayetinde güneşin dünyada suya battığı söyleniyor Kehf 90 ayetinde de doğduğu
bir yer olduğunu söylüyor. Bu açıkça güneşi dünyanın içinde sanmaktır ve
bilimsel olarak yanlıştır.
Önce ilgili
ayete bakalım;
Sonunda
güneşin battığı yere ulaşınca onu, kara balçıklı bir suda batıyor gördü. Orada
bir millete rastladı. "Zülkarneyn! Onlara azap da edebilirsin, iyi
muamelede de bulunabilirsin" dedik. (kehf86)
Günümüzde
bile güneş için "doğma ve batma" fillerini kullanırız. Örneğin
"deniz kenarında güneşin batışını izledim" cümlesini biz de
kullanırız. Ama kimse
burda güneşin cidden denizin içine girip kaybolduğunu kastetmez.
Veya
"güneşin dağların arkasından doğuşunu izledim" deriz ve burda da
güneşin cidden dağın arkasında saklanmış olduğu ima edilmez.Ki bilimsel
olarak güneş doğmaz da batmaz da ve dünya gibi o da kendi yörüngesinde hareket
eder. Ama bu halk dilinde kullanılan cümlelerin yanlış olduğu anlamına da
gelmez.
Ki eğer
cidden bilimsel bir dil ile konuşmaya kalksak günlük hayatta cümle kuramaz hale
geliriz.
Örneğin
bilimde anlaşılması ve anlatması en zor konulardan biri olan zamanın B
teorisine kısaca değineyim; Hemen hemen
her gün "dün, yarın, birazdan, sonra" gibi zaman terimlerini
kullanırız ve zamanın aktığını kabul ederiz. Buna zamanın A teorisi denir.
Oysa fizikte
yapılan deney, gözlemler ve görelilik kuramı da dikkate alındığında A
teorisinin yetersiz olduğu sonucuna varılıyor.Ve şuan bir
çok fizikçi A teorisi yerine B teorisini savunuyor ki B teorisi görelilik
kuramına daha çok uyuyor.
Peki B
teorisi nedir? B teorisi zamanın akmadığını ve dün, yarın, şimdi gibi
kavramların sahte bir ilizyondan ibaret olduğunu söyleyen teori.
Ki bu
nedenselliği de ortadan kaldırır, örneğin "yemek yediğim için doydum"
veya "yürüdüğüm için mesafe katettim" tarzı cümleler yanlış oluyor.
Oysa
sezgilerimize yüzde yüz ters bir olay değil mi? Hatta çoğumuz "hadi lan
ordan bilim de bir yere kadar" şeklinde tepki veririz🙂
Kısaca
anlatmak istediğim bilim dili ve günlük konuşma dili birbirinden farklı
olabilir. Gerçi bunlara bilim dili demek de çok doğru değil.
Çünkü
örneğin doğu-batı gibi kavramlar da aslında bilimde kullanılan ön kabuller. Bir
astronot da bu terimleri kullanır.
Veya
dünyanın başlangıç meridyenini Londra'daki Greenwich kasabasından
geçiyor kabul edip daha sonra dünyayı bölgelere, meridyenlere bölmüşüz.
Eğer gerçek
anlamda bakarsak meridyen diye bir şey de yok bunlar hayali çizgiler
Ayrıca
ayette güneş için "doğduğu yer" ve "battığı yer" kavramları
kullanılmış.Bu da yine
bizim kabullerimiz olan doğu ve batı yönlerdir ki bu isimleri güneşin doğduğu
ve battığı yere göre biz koyduk. Yoksa eğer olaya uzaydan bakacaksak doğu ve
batı diye bir şey de yok.
Kısacası
ayet; Zulkarneyn'in doğu tarafına gittiğini ve güneşin doğuşunu izlediğini
söylüyor ki her insanevladı için bu durum geçerli.
Ayrıca bir
diğer dikkat edilmesi gerek kısım şu; ayet Zulkarneyn'in gözünden anlatılıyor.
Yani ayette
çok absürd bir şey olsaydı bile buna bilimsel hata diyemezdik çünkü o şekilde
olduğunu gören Allah değil Zulkarneyn
Örneğin
ayette; "Zulkarneyn yanardığın içinde bir ev görür gibi oldu" denilse
bile buna itiraz edemezsin çünkü ayet Zulkarneyn'in o şekilde gördüğünü
söylüyor.
Zulkarneyn
yanlış veya hayal görmüş olabilir.Son olarak "batmak" fiilini
inceleyelim;
Türkçede hem
akşam güneşin kaybolması hem de bir seyin fiziksel olarak denize girmesi için
"batmak" fiilini kullanırız. Ama Arapça'da bu iki eylem için farklı
sözcükler kullanılır.
Güneşin
batması “garebe” fiiliyle ifade edilir ve "tağrubu” ile “mağrib” bu
kökten türeyen isimlerdir. Bir nesnenin fiziksel olarak suda batması için
ise “gareke” fiili kullanılır.
-Mağrib;
güneşin battığı zaman, batı anlamlarına gelir
-Tagrubu;
Mağrib kelimesiyle aynı kökten olup güneşin batması anlamına gelir
Ayette
baktığımızda ise garebe kökünden gelen bu iki sözcüğün kullanıldığını
görüyoruz. Yani sadece kelimenin arapçasına bile baksak bunun fiziksel bir
batma olmadığı anlaşılır.
Sonuç
olarak; Ayette bilime ters bir durum söz konusu değil!
Yorumlar
Yorum Gönder