KURAN'DA BAŞ ÖRTME EMRİ VAR MI?


KURAN'DA BAŞ ÖRTME EMRİ VAR MI?

iddia: nur 31 ayetinde geçen kelime "hımar" ve bu sadece örtü anlamına geliyor başörtüsü anlamına gelmiyor. eğer başörtüsünü kastetmiş olsaydı "hımaru r’as" demesi lazımdı.

önce hımar kısmını arapça haliyle bırakıp ilgili ayete bakalım;

mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. görünen kısımlar müstesna, zînet (yer)lerini göstermesinler. hımarlarını da yakalarının üzerine kadar salsınlar... (nur 31)



söz konusu iddianın saçmalığı hem sözcüğün kökünden hem mantıken hem de ayetle bağlantılı rivayetlerden ortadadır. tek tek gidelim;

1) kelime kökünden

hımar, örtü demektir peki nasıl bir örtü? arapça'da örtü anlamına gelen onlarca sözcük varken neden hımar kullanıldı?

örneğin pantolon da çorap da şapka da elbisedir ve bu sözcüklerin içinde bacak, ayak, baş kısımları geçmese de siz bunları nerenize giyeceğinizi biliyorsunuz

ayrıca ayak çorabı veya baş şapkası gibi belirtmelerin gereksiz olduğunu biliyorsunuz.

aynı şekilde hımar da özellikle başı kapatan ve aşağıya doğru sarkan örtüdür. ve örtü anlamına gelen diğer sözcüklerin de nasıl bir şey olduğunu arapça'ya hakim herkes bilir. ayrıca "baş" sözcüğünü eklemenize gerek yok çünkü sözcüğün kökünden de zaten bellidir.

hımar h-m-r kökünden olup başı uyuşturan alkollü içkiler anlamına gelen "hamr" ile aynı köktendir. burda hamr mecazi olarak başı örterken hımar ise fiziksel olarak üstünü örtmektir.

yani kelimenin asıl olayı baş ile ilgilidir zaten. benzer bir örnek vermek gerekirse; örneğin kürtçe'de sarhoş sözcüğünün köküne inerek içkinin baş ile bağlantılı olduğunu bilirsiniz.

sarhoş sözcüğü kürtçe'de ser yani kafa ve hoş sözcüklerinden oluşup "ser-hoş" şeklindedir. kısacası "kafanızın güzel, hoş olması" anlamına gelir. hımar da buna benzer..

hımar kısmına geri dönersek; örneğin boynunun üstü yani baş kısımları beyaz diğer kısımları kahverengi olan atlara "mutakhammer" denir. ve bu sözcük de hımar ile aynı köktendir ve yine baş kısım ile bağlantılı

bunun dışında arapça sözlüklere ve eski kaynaklara da bakabilirsiniz. örneğin arapça konusunda kaynak kabul edilen zemahşeri, ibn manzur, firuzabadi gibi lügatçılar da başörtüsü olarak çevirmişlerdir hımar sözcüğünü.

bunun yanında müfredât ve lisânu’l-arab kaynaklarına da bakarsak;

el-hamr'ın kök anlamı bir şeyi örtmektir. kendisiyle örtünülen şeye de hımâr denmiştir. ancak hımâr arap örfünde kadının başını örttüğü örtüye isim olmuştur.
(ragıp el-isfahânî, müfredatü elfâzi’l kur’ân, tahkîki safvân adnan dâvûdî, dimaşk-beyrut, 1992, hımar maddesi.)

hımâr kadın içindir ve başörtüsüdür (nasîf). kadının başını örttüğü şeye hımâr denmiştir. çoğulu ehmira, humr, humur, himir’dir. ( ibn manzûr, lisânu’l arab hımar maddesi)

kısacası arapça da bu konuyla ilgili tartışma ve ihtilaf bile yok. ki örneğin aynı şekilde "eşarp, yazma, tülbent, tepelik" gibi sözcükler türkçede geçmesine rağmen hiçbirinde baş sözcüğü geçmemesine rağmen nasıl örtüler olduğunu biliyoruz.

2) yakalarının üzerine

ayette dikkat ederseniz "hımarla yakanızı örtün" demiyor "hımarlarınızı yakalarınızın üstüne vurun/salın" deniliyor. yani baş kısmı veya üst kısım zaten örtülü. mantıken de bu ayet "başınızı açın yakayı kapatın" anlamında olamaz.

örneğin pantolon parçalarınızı dize kadar çekmiş olun. biri size "pantolunu ayak bileklerine kadar vur/sal" dese siz bunu "sadece dizden aşağısını kapatmamı istiyor demek ki kıçım açık kalabilir" şeklinde mi anlacaksınız?

tabiki hayır, söylenmek istenen şu; "dizden üstü zaten kapalı bir de dizden aşağısını kapatın". ayrıca size tekrardan dizden üstünü de kapatın denilmesine gerek yok

3) siyer-hadis-islam tarihi

hz.ayşe'nin "nur suresi inince ensar kadınları gördükleri bez parçaları ile hemen örtündüler" şeklinde naklettiği rivayetler başta olmak üzere başörtüsü ile ilgili yüzlerce hadis, rivayet bulabilirsiniz

hatta sırf bi kadının örtüsü ince diye peygamberin yüzünü başka yöne çevirdiği şeklinde rivayetler bile var. sahabe kadınlar ve onlardan sonraki dönemler de dahil tesettür ayetine itiraz eden acaba tek bir tane insan evladı biliyorlar mı?

ama nedense yirminci yüzyılda kimsenin bulamadığı o esrarengiz bilgiyi konstantinedeki dişi müceddidler bulmuş.

ha günümüzde bu tür saçmalıkların çıkış noktası nedir derseniz adres şaşırtmıyor; tabiki de hadis inkarcıları

edip yüksel, yaşar nuri öztürk, zekeriya beyaz, sonia cihangir gibiler bunu açıkça dile getirirken caner taslaman, emre dorman ise "kur'an'daki din ve uydurulmuş din" adlı kitapta yazar kısmını boş bırakarak bunu gizli gizli yapıyor

faydalandığım adresler aşağıdadır, daha detaylı açıklama için oraya da uğrayın mutlaka;

Yorumlar

  1. https://birdepresifadam.blogspot.com/2016/08/kuranda-bas-ortusu-var-mdr.html

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar