YA VARSA (PASCAL'IN BAHSİ VE HZ.ALİ'NİN SORUSU)
YA VARSA (PASCAL'IN BAHSİ VE HZ.ALİ'NİN SORUSU)
Kiminizin Pascal'ın bahsi kiminizin de Hz.Ali'nin sorusu olarak bildiği "ya varsa" sorusu üzerine kısa bir değerlendirme yapalım;
Aslında Blaise Pascal ve Hz.Ali'nin sorduğu soru aynı da olsa amaç olarak aralarında küçük bir fark var. Önce Pascal ile başlayalım.
Fransız matematikçi, fizikçi ve düşünür Blaise Pascal kendi kafasında bir kumar oynuyor.
Ve ortaya çıkardığı argüman kısaca şu şekilde👉
1)Tanrı'nın var olması olasıdır. Tanrı'nın var olmaması da olasıdır.
2)Eğer bir kimse Tanrı'nın varlığına inanıyorsa, bundan sonsuz kazançlı çıkacaktır ve çok az kaybı olacaktır.
3)Eğer bir kimse Tanrı'nın varlığına inanmıyorsa, bundan sonsuz zararlı çıkacaktır ve çok az kazancı olacaktır.
4)Sonsuz kazançlı ve çok az kayıplı olmak sonsuz zararlı ve az kazançlı olmaktan daha iyidir. Bu sebeple;
5)Tanrı'ya inanmak Tanrı'ya inanmamaktan daha iyidir
Pascal'ın argümanını bilinen bir örnek ile biraz daha somutlaştıralım; Örneğin bir arkadaşınız sizi aradı ve evinizin yandığını söyledi.
Eğer olay doğruysa ve inanıp eve doğru koşup yangını söndürürseniz büyük bir kar etmiş olursunuz.
Yok eğer olay yalansa bile eve koşarak sadece birkaç kalori enerji kaybınız olur.
Pascal'ın bahsine göre burda mantıklı olan harekete geçip eve doğru koşmaktır. Sonuçta evin yanması yorulmaktan daha büyük zarar..
Ama Pascal'ın iki hatası var👉
Burda Pascal'ın ilk hatası sadece 2 seçenek olduğunu sanmasaydı. Oysa bir ateist şunu sorabilir; "Ya yanlış tanrıya inanırsak?" Sadece Pascal'ın inandığı din yok ki dünyada binlerce din, mezhep, inanç var. Bir kişi Pascal'ın kumarını oynayıp bir tanrıya inansa da zararlı çıkabilir.
Pascal'ın ikinci hatası ise sahte bir imana yönlendirmesi. Biri "ya varsa" ihtimali ile iman ediyorsa bu sahte bir imandır.Pascal'ın inandığı tanrı doğru çıksa bile o tanrı kalplerde olanı biliyorsa bu sahte imanı kabul etmeyecektir.
Maalesef bazı Müslümanlar da bu soruyu Pascal'ın mantığıyla soruyor. Örneğin bir tv programında "ya varsa" sorusu ateist jeolog Celal Şengör'e yönetildiğinde;
Celal Şengör "sahte bir imandan ise gerçek bir imansızlığı tercih ederim en azından Allahı kandırmamış olurum" şeklinde cevap vermişti.
Neyse gelelim hz.Ali'nin olayına;
Hz. Ali (ra)’nin inançsız bir komşusu vardı. Ona ''Allah'a, ahirete inanıyorsunuz. Peki ya yoksa?” demiş. Hz. Ali (ra) ise ''Yoksa benim kaybedecek bir şeyim olmaz; ya varsa sen ne yapacaksın?'' der.
Burda dikkat ederseniz Hz.Ali'yi kendisine yöneltilen soruya karşılık aynı mantıkla bir soru soruyor.
Yani amacı Pascal gibi argüman oluşturup "yalandan da olsa iman et en azından kurtulmuş olursun" demek değil.
Hz.Ali'nin amacı muhattabını düşünmeye, sorgulamaya yönlendirmektir. "Sen yine de biraz daha düşün, bu kenara atılacak kadar basit bir şey değil" mantığıyla sorulmuş bir soru.
Ayrıca hz.Ali İslam inancına göre sahte bir imanının geçersiz olduğunu hepimizden daha iyi biliyor, amacı sahte bir iman olamaz
İnsanlardan öyleleri vardır ki: "Biz Allah'a ve ahiret gününe iman ettik" derler; oysa inanmış değillerdir (bakara 8)
Sonuç olarak şunu diyebilirim;
"Ya varsa" sorusu "ya yoksa" sorusuna karşılık olarak sadece karşındaki kişiyi harekete geçirmek, düşünmesini, sorgulamasını sağlamak için sorulabilir.
Ki her ateist hayatı boyunca bu soruyu en az bir defa kendine sormuştur. Hatta ateistlerin de birbirine bu soruyu sorduğuna çokça şahit oldum.
Siz yinede biraz daha düşünün, biraz daha sorgulayın ya öyle değilse...
Kaynaklar;
https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Pascal'ın_Bahsi
Kiminizin Pascal'ın bahsi kiminizin de Hz.Ali'nin sorusu olarak bildiği "ya varsa" sorusu üzerine kısa bir değerlendirme yapalım;
Aslında Blaise Pascal ve Hz.Ali'nin sorduğu soru aynı da olsa amaç olarak aralarında küçük bir fark var. Önce Pascal ile başlayalım.
Fransız matematikçi, fizikçi ve düşünür Blaise Pascal kendi kafasında bir kumar oynuyor.
Ve ortaya çıkardığı argüman kısaca şu şekilde👉
1)Tanrı'nın var olması olasıdır. Tanrı'nın var olmaması da olasıdır.
2)Eğer bir kimse Tanrı'nın varlığına inanıyorsa, bundan sonsuz kazançlı çıkacaktır ve çok az kaybı olacaktır.
3)Eğer bir kimse Tanrı'nın varlığına inanmıyorsa, bundan sonsuz zararlı çıkacaktır ve çok az kazancı olacaktır.
4)Sonsuz kazançlı ve çok az kayıplı olmak sonsuz zararlı ve az kazançlı olmaktan daha iyidir. Bu sebeple;
5)Tanrı'ya inanmak Tanrı'ya inanmamaktan daha iyidir
Pascal'ın argümanını bilinen bir örnek ile biraz daha somutlaştıralım; Örneğin bir arkadaşınız sizi aradı ve evinizin yandığını söyledi.
Eğer olay doğruysa ve inanıp eve doğru koşup yangını söndürürseniz büyük bir kar etmiş olursunuz.
Yok eğer olay yalansa bile eve koşarak sadece birkaç kalori enerji kaybınız olur.
Pascal'ın bahsine göre burda mantıklı olan harekete geçip eve doğru koşmaktır. Sonuçta evin yanması yorulmaktan daha büyük zarar..
Ama Pascal'ın iki hatası var👉
Burda Pascal'ın ilk hatası sadece 2 seçenek olduğunu sanmasaydı. Oysa bir ateist şunu sorabilir; "Ya yanlış tanrıya inanırsak?" Sadece Pascal'ın inandığı din yok ki dünyada binlerce din, mezhep, inanç var. Bir kişi Pascal'ın kumarını oynayıp bir tanrıya inansa da zararlı çıkabilir.
Pascal'ın ikinci hatası ise sahte bir imana yönlendirmesi. Biri "ya varsa" ihtimali ile iman ediyorsa bu sahte bir imandır.Pascal'ın inandığı tanrı doğru çıksa bile o tanrı kalplerde olanı biliyorsa bu sahte imanı kabul etmeyecektir.
Maalesef bazı Müslümanlar da bu soruyu Pascal'ın mantığıyla soruyor. Örneğin bir tv programında "ya varsa" sorusu ateist jeolog Celal Şengör'e yönetildiğinde;
Celal Şengör "sahte bir imandan ise gerçek bir imansızlığı tercih ederim en azından Allahı kandırmamış olurum" şeklinde cevap vermişti.
Neyse gelelim hz.Ali'nin olayına;
Hz. Ali (ra)’nin inançsız bir komşusu vardı. Ona ''Allah'a, ahirete inanıyorsunuz. Peki ya yoksa?” demiş. Hz. Ali (ra) ise ''Yoksa benim kaybedecek bir şeyim olmaz; ya varsa sen ne yapacaksın?'' der.
Burda dikkat ederseniz Hz.Ali'yi kendisine yöneltilen soruya karşılık aynı mantıkla bir soru soruyor.
Yani amacı Pascal gibi argüman oluşturup "yalandan da olsa iman et en azından kurtulmuş olursun" demek değil.
Hz.Ali'nin amacı muhattabını düşünmeye, sorgulamaya yönlendirmektir. "Sen yine de biraz daha düşün, bu kenara atılacak kadar basit bir şey değil" mantığıyla sorulmuş bir soru.
Ayrıca hz.Ali İslam inancına göre sahte bir imanının geçersiz olduğunu hepimizden daha iyi biliyor, amacı sahte bir iman olamaz
İnsanlardan öyleleri vardır ki: "Biz Allah'a ve ahiret gününe iman ettik" derler; oysa inanmış değillerdir (bakara 8)
Sonuç olarak şunu diyebilirim;
"Ya varsa" sorusu "ya yoksa" sorusuna karşılık olarak sadece karşındaki kişiyi harekete geçirmek, düşünmesini, sorgulamasını sağlamak için sorulabilir.
Ki her ateist hayatı boyunca bu soruyu en az bir defa kendine sormuştur. Hatta ateistlerin de birbirine bu soruyu sorduğuna çokça şahit oldum.
Siz yinede biraz daha düşünün, biraz daha sorgulayın ya öyle değilse...
Kaynaklar;
https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Pascal'ın_Bahsi
Pascal'ın inanma ama inanyormuş gibi yap demiyor. Pascal kendisi inanan birisi, o sadece bir insanın hiçbir seçeneği yoksa ya da bilemiyorsa emin olamıyorsa Tanrı'yı kabul etmenin onun istediği gibi bir hayat sürmenin en akıllıca seçim olduğunu söylüyor. münafıkça yaşa varsa kurtarma şansın olur yoksa kaybedeceğin bir şey yok zaten demiyor. Adam hangisinin daha akıllıca olacağından bahsediyor. Tanrı'yı kandırmaya çalışmaktan bahsetmiyor. kendisi bir dindar Pascal'ın. siz sanki tam olarark münafıklıktan bahsediyor gibi itham etmişsiniz. ki kendisi delille Tanrıya inanan birisi ki şu sözler ona ait. "İNANÇTA GÖRMEK İSTEYENLER İÇİN YETERİNCE IŞIK, GÖRMEK İSTEMEYENLER İÇİN YETERİNCE KARANLIK VARDIR" adam ola ki her insan Tanrıyı gösteren delilleri göremeyebilir lakin akıllıca olan onun gösterdiği istikamete girmektir. ki iman bir anda kalbe girmez. imanın kalbe yerleşmesi için teslim olmak şarttır. Hucurat suresi 14. ayette; "Bedeviler dediler ki İman ettik. De ki: iman etmiş değilsiniz lakin teslim olduk diyebilirsiniz. zira henüz iman kalplerinize girmedi." işte bu ayetten de anlıyoruz ki iman etmenin şartı teslim olmaktan geçer.
YanıtlaSil