BIGBANG VE ALLAH
BIGBANG VE ALLAH
1929 yılında California Mount Wilson gözlem evinde, Amerikalı astronom Edwin Hubble kullandığı dev teleskopla evrenin genisledigini ve bütün herseyin tek bir noktadan geldiğini kanıtlanmıştır. Ayrıca bu teoriyi destekleyen ardı ardına kanıtlar geldi. Peki evrenin tek noktadan geliyor olması varoluş açısından önemi neydi?
Bu teoriye inanmak, evrenin durağan olduğunu savunan bilim adamları için pek kolay olmamıştır. Çünkü bu teori evrenin, zaman ve maddeden bağımsız olan tüm boyutların üzerindeki bir güç tarafından yaratıldığı anlamına geliyordu. Aynı zamanda bu teori “maddenin sonsuzdan gelip sonsuza gittiğini” savunan materyalist bilim adamlarının görüşlerini tamamen çürütmüştür ancak yine de bu teoriyi kabullenmek istememişlerdir.
Evren genişlediğine göre, zaman içinde geriye doğru gidildiğinde evrenin tek bir noktadan başladığı ortaya çıkıyordu. Yapılan hesaplamalar, evrenin tüm maddesini içinde barındıran bu "tek nokta"nın, "sıfır hacme" ve "sonsuz yoğunluğa" sahip olması gerektiğini gösterdi. Evren, sıfır hacme sahip bu noktanın patlamasıyla ortaya çıkmıştı. Evrenin başlangıcı olan bu büyük patlamaya ingilizce karşılığı olan "Big Bang" ismi verildi ve bu teori de aynı isimle anılmaya başlandı.
Aslında sıfır hacim bu konunun teorik bir ifade biçimidir. Bilim, insan aklının kavrama sınırlarını aşan 'yokluk' kavramını ancak 'sıfır hacimdeki nokta' ifadesi ile tarif edebilmektedir. Gerçekte ise 'sıfır hacimdeki bir nokta' 'yokluk' anlamına gelir. Evren de yokluktan var olmuştur. Diğer bir deyimle yaratılmıştır.
Modern fiziğin ancak bu yüzyılın sonlarına doğru ulaştığı bu büyük gerçek, Kur'an'da bize 14 yüzyıl önceden şöyle haber verilmekteydi:
"O Allah gökleri ve yeri yoktan var edendir." (Enam, 6/101)
Bilindiği gibi Big Bang teorisi, başlangıçta evrendeki tüm cisimlerin birarada olduklarını ve sonradan ayrıldıklarını göstermiştir. Big Bang teorisinin ortaya koyduğu bu gerçek de, zamanımızdan tam on dört asır önce insanların evren hakkındaki bilgilerinin son derece kısıtlı olduğu bir dönemde yine Kur'an'da şöyle bildiriliyordu:
"O inkar edenler görmüyorlar mı ki başlangıçta göklerle yer birbiriyle bitişikken, biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı?" (Enbiya, 21/30)
Yani her şey, hatta henüz yaratılmamış olan"gökler ve yer" bile, tek bir noktadayken büyük patlama ile yaratılmış ve birbirlerinden ayrılarak evrenin bugünkü şeklini meydana getirmişlerdir. Ayetin ifadelerini Big Bang teorisi ile karşılaştırdığımızda tam bir uyum içinde olduklarını görürüz. Oysa Big Bang'in bilimsel bir teori olarak ortaya atılması ancak 20. yüzyılda mümkün olmuştur.
Evrenin genişlemesi, Büyük Patlama teorisinin, yani evrenin yoktan var edildiğinin en önemli kanıtlarından biridir. Evren yaratıldığından beri süregelen bu gerçek, modern bilim tarafından ancak bu yüzyılda keşfedildiği halde Kur'an'da bu gerçek yine bundan 14 asır önce haber verilmiştir:
"Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişleticiyiz." (Zariyat, 51/47)
Açıkça görüldüğü gibi, Büyük Patlama teorisi evrenin "yoktan var edildiği"nin, yani Allah tarafından yaratıldığının ispatıydı. Big Bang'in bu zaferi ile birlikte, materyalist felsefenin temeli olan "ezeli madde" kavramı da tarihe karışmış oldu. Peki o zaman Big Bang'den önce ne vardı ve "yok" olan evreni bu büyük patlama ile "var" hale getiren güç neydi? Elbette ki bu soru bir Yaratıcı'nın varlığını göstermektedir.
Ünlü ateist felsefeci Anthony Flew, bu konuda şunları söyler:
"İtiraflarda bulunmanın insan ruhuna iyi geldiğini söylerler. Ben de bir itirafta bulunacağım: Big Bang modeli, bir ateist açısından oldukça sıkıntı vericidir.Çünkü bilim, dini kaynaklar tarafından savunulan bir iddiayı ispat etmiştir: Evrenin bir başlangıcı olduğu iddiasını. Sadece evrenin bir sonunun ve başlangıcının olmadığını kabul ettiğimiz sürece, evrenin şu anki varlığının mutlak bir açıklama olduğunu savunabiliriz. Ben hala bu açıklamaya inanıyorum, ama bunu Big Bang karşısında savunmanın pek kolay ve rahat bir durum olmadığını itiraf etmeliyim."
Kendisini ateist olmak için körü körüne şartlandırmayan pek çok bilim adamı ise, evrenin yaratılışında sonsuz güç sahibi bir Yaratıcı'nın varlığını kabul etmiş durumdadır. Bu Yaratıcı, hem maddeyi hem de zamanı yaratmış olan, yani her ikisinden de bağımsız bir varlık olmalıdır.
Ünlü Amerikalı astrofizikçi Hugh Ross bu gerçeği şöyle açıklar:
"Eğer zaman ve madde, patlamayla birlikte ortaya çıkmışsa, o zaman evreni meydana getiren nedenin, evrendeki zaman ve mekandan tamamen bağımsız olması gerekir. Bu bize Yaratıcı'nın evrendeki tüm boyutların üzerinde olduğunu gösterir. Aynı zamanda Yaratıcı'nın bazılarının savunduğu gibi evrenin kendisi olmadığını ve evreni kapladığını, sadece evrenin içindeki bir güç olmadığını kanıtlar."
Bu bilim adamının da söylediği gibi, madde ve zaman, tüm bu kavramlardan bağımsız olan sonsuz güç sahibi bir Yaratıcı tarafından var edilmiştir.
Bilimadamlarının sözlerinde yaratan ile ilgili 3 şeye dikkat etmek lazım;
1)zamansız
2) mekansız
3)yoktan var etme özellikleri olan güç!!
Bigbang'in bize getirdiği bu 3 özelliğe bakarsak bu diğer dinlerde olan herhangi bir Tanrı değil bu 3 özellik sadece islam dininde olan Allah'ın sıfatlarındandır. Yani Bigbang sadece yaratıcıyı kanıtlamaz bu yaratıcının islam dinindeki "Allah" olduğunu da kanıtlar.
Öyleki Kuran-i Kerim evrenin yaratılışı hakkında derin bilgiler içermektedir ve Büyük patlama teorisi ortaya atılmadan önce bu teoriyi böylesine tarif eden tek kitaptır.
20. yy.da gözlemlenerek elde edilen ve kabul gören büyük patlama kuramının 14 asır önce okuma yazma bilmeyen bir insan tarafından kendi düşünceleri veya tahminleri doğrultusunda yazılma ihtimali ne derecede mantıklıdır?yoksa o insana bu sözleri, tüm evrenin yaratıcısı ve sahibi olan ilahi bir güç mü vahyetmiştir?
Akıl ve mantık okuma yazma bilmeyen
bir insanın bu sözleri asla uyduramayacağına kanaat getiriyor
"Evrenin patlama hızı son derece hassas bir kesinlikle belirlenmiş ve bu nedenle Big Bang herhangi bir patlama değil, her yönüyle çok iyi hesaplanmış ve düzenlenmiş bir oluşumdur."
(Paul Davies, Fizik Profesörü Superforce: The Search for a Grand Unified Theory of Nature, 1984, s. 184)
Hâlâ inanmayacak mısınız?.
Ayrıca Bigbang patlamasının tesadüfi olduğunu söylemek delilik olur. normal bir bomba patlamasında herşey dağılıp düzensizlik artarken Bigbang patlamasından içinden matematiksel oranların olduğu evren çıkıyor..bunun tesadüfi olduğunu söylemek akıl kârı değil..şöyle ki bir evi patlattınız diyelim patlama sonrası tesadüfi harika bir köşk oluşması ne kadar mantıklı?? Bu da aynı şekilde tek bir noktadan harika birsey geliyorsa bunun arkasında gizli bir güç var ve biz buna Allah diyoruz..
Ayrıca hiçlikten varlık çıkmaz..eğer çıkıyorsa ki Bigbang de yokluktan varlık çıkmış bu yüzden yine aynı şekilde hiçlikten varlığı yaratan bir güç olmalı..
1929 yılında California Mount Wilson gözlem evinde, Amerikalı astronom Edwin Hubble kullandığı dev teleskopla evrenin genisledigini ve bütün herseyin tek bir noktadan geldiğini kanıtlanmıştır. Ayrıca bu teoriyi destekleyen ardı ardına kanıtlar geldi. Peki evrenin tek noktadan geliyor olması varoluş açısından önemi neydi?
Bu teoriye inanmak, evrenin durağan olduğunu savunan bilim adamları için pek kolay olmamıştır. Çünkü bu teori evrenin, zaman ve maddeden bağımsız olan tüm boyutların üzerindeki bir güç tarafından yaratıldığı anlamına geliyordu. Aynı zamanda bu teori “maddenin sonsuzdan gelip sonsuza gittiğini” savunan materyalist bilim adamlarının görüşlerini tamamen çürütmüştür ancak yine de bu teoriyi kabullenmek istememişlerdir.
Evren genişlediğine göre, zaman içinde geriye doğru gidildiğinde evrenin tek bir noktadan başladığı ortaya çıkıyordu. Yapılan hesaplamalar, evrenin tüm maddesini içinde barındıran bu "tek nokta"nın, "sıfır hacme" ve "sonsuz yoğunluğa" sahip olması gerektiğini gösterdi. Evren, sıfır hacme sahip bu noktanın patlamasıyla ortaya çıkmıştı. Evrenin başlangıcı olan bu büyük patlamaya ingilizce karşılığı olan "Big Bang" ismi verildi ve bu teori de aynı isimle anılmaya başlandı.
Aslında sıfır hacim bu konunun teorik bir ifade biçimidir. Bilim, insan aklının kavrama sınırlarını aşan 'yokluk' kavramını ancak 'sıfır hacimdeki nokta' ifadesi ile tarif edebilmektedir. Gerçekte ise 'sıfır hacimdeki bir nokta' 'yokluk' anlamına gelir. Evren de yokluktan var olmuştur. Diğer bir deyimle yaratılmıştır.
Modern fiziğin ancak bu yüzyılın sonlarına doğru ulaştığı bu büyük gerçek, Kur'an'da bize 14 yüzyıl önceden şöyle haber verilmekteydi:
"O Allah gökleri ve yeri yoktan var edendir." (Enam, 6/101)
Bilindiği gibi Big Bang teorisi, başlangıçta evrendeki tüm cisimlerin birarada olduklarını ve sonradan ayrıldıklarını göstermiştir. Big Bang teorisinin ortaya koyduğu bu gerçek de, zamanımızdan tam on dört asır önce insanların evren hakkındaki bilgilerinin son derece kısıtlı olduğu bir dönemde yine Kur'an'da şöyle bildiriliyordu:
"O inkar edenler görmüyorlar mı ki başlangıçta göklerle yer birbiriyle bitişikken, biz onları ayırdık ve her canlı şeyi sudan yarattık. Yine de onlar inanmayacaklar mı?" (Enbiya, 21/30)
Yani her şey, hatta henüz yaratılmamış olan"gökler ve yer" bile, tek bir noktadayken büyük patlama ile yaratılmış ve birbirlerinden ayrılarak evrenin bugünkü şeklini meydana getirmişlerdir. Ayetin ifadelerini Big Bang teorisi ile karşılaştırdığımızda tam bir uyum içinde olduklarını görürüz. Oysa Big Bang'in bilimsel bir teori olarak ortaya atılması ancak 20. yüzyılda mümkün olmuştur.
Evrenin genişlemesi, Büyük Patlama teorisinin, yani evrenin yoktan var edildiğinin en önemli kanıtlarından biridir. Evren yaratıldığından beri süregelen bu gerçek, modern bilim tarafından ancak bu yüzyılda keşfedildiği halde Kur'an'da bu gerçek yine bundan 14 asır önce haber verilmiştir:
"Biz göğü 'büyük bir kudretle' bina ettik ve şüphesiz Biz (onu) genişleticiyiz." (Zariyat, 51/47)
Açıkça görüldüğü gibi, Büyük Patlama teorisi evrenin "yoktan var edildiği"nin, yani Allah tarafından yaratıldığının ispatıydı. Big Bang'in bu zaferi ile birlikte, materyalist felsefenin temeli olan "ezeli madde" kavramı da tarihe karışmış oldu. Peki o zaman Big Bang'den önce ne vardı ve "yok" olan evreni bu büyük patlama ile "var" hale getiren güç neydi? Elbette ki bu soru bir Yaratıcı'nın varlığını göstermektedir.
Ünlü ateist felsefeci Anthony Flew, bu konuda şunları söyler:
"İtiraflarda bulunmanın insan ruhuna iyi geldiğini söylerler. Ben de bir itirafta bulunacağım: Big Bang modeli, bir ateist açısından oldukça sıkıntı vericidir.Çünkü bilim, dini kaynaklar tarafından savunulan bir iddiayı ispat etmiştir: Evrenin bir başlangıcı olduğu iddiasını. Sadece evrenin bir sonunun ve başlangıcının olmadığını kabul ettiğimiz sürece, evrenin şu anki varlığının mutlak bir açıklama olduğunu savunabiliriz. Ben hala bu açıklamaya inanıyorum, ama bunu Big Bang karşısında savunmanın pek kolay ve rahat bir durum olmadığını itiraf etmeliyim."
Kendisini ateist olmak için körü körüne şartlandırmayan pek çok bilim adamı ise, evrenin yaratılışında sonsuz güç sahibi bir Yaratıcı'nın varlığını kabul etmiş durumdadır. Bu Yaratıcı, hem maddeyi hem de zamanı yaratmış olan, yani her ikisinden de bağımsız bir varlık olmalıdır.
Ünlü Amerikalı astrofizikçi Hugh Ross bu gerçeği şöyle açıklar:
"Eğer zaman ve madde, patlamayla birlikte ortaya çıkmışsa, o zaman evreni meydana getiren nedenin, evrendeki zaman ve mekandan tamamen bağımsız olması gerekir. Bu bize Yaratıcı'nın evrendeki tüm boyutların üzerinde olduğunu gösterir. Aynı zamanda Yaratıcı'nın bazılarının savunduğu gibi evrenin kendisi olmadığını ve evreni kapladığını, sadece evrenin içindeki bir güç olmadığını kanıtlar."
Bu bilim adamının da söylediği gibi, madde ve zaman, tüm bu kavramlardan bağımsız olan sonsuz güç sahibi bir Yaratıcı tarafından var edilmiştir.
Bilimadamlarının sözlerinde yaratan ile ilgili 3 şeye dikkat etmek lazım;
1)zamansız
2) mekansız
3)yoktan var etme özellikleri olan güç!!
Bigbang'in bize getirdiği bu 3 özelliğe bakarsak bu diğer dinlerde olan herhangi bir Tanrı değil bu 3 özellik sadece islam dininde olan Allah'ın sıfatlarındandır. Yani Bigbang sadece yaratıcıyı kanıtlamaz bu yaratıcının islam dinindeki "Allah" olduğunu da kanıtlar.
Öyleki Kuran-i Kerim evrenin yaratılışı hakkında derin bilgiler içermektedir ve Büyük patlama teorisi ortaya atılmadan önce bu teoriyi böylesine tarif eden tek kitaptır.
20. yy.da gözlemlenerek elde edilen ve kabul gören büyük patlama kuramının 14 asır önce okuma yazma bilmeyen bir insan tarafından kendi düşünceleri veya tahminleri doğrultusunda yazılma ihtimali ne derecede mantıklıdır?yoksa o insana bu sözleri, tüm evrenin yaratıcısı ve sahibi olan ilahi bir güç mü vahyetmiştir?
Akıl ve mantık okuma yazma bilmeyen
bir insanın bu sözleri asla uyduramayacağına kanaat getiriyor
"Evrenin patlama hızı son derece hassas bir kesinlikle belirlenmiş ve bu nedenle Big Bang herhangi bir patlama değil, her yönüyle çok iyi hesaplanmış ve düzenlenmiş bir oluşumdur."
(Paul Davies, Fizik Profesörü Superforce: The Search for a Grand Unified Theory of Nature, 1984, s. 184)
Hâlâ inanmayacak mısınız?.
Ayrıca Bigbang patlamasının tesadüfi olduğunu söylemek delilik olur. normal bir bomba patlamasında herşey dağılıp düzensizlik artarken Bigbang patlamasından içinden matematiksel oranların olduğu evren çıkıyor..bunun tesadüfi olduğunu söylemek akıl kârı değil..şöyle ki bir evi patlattınız diyelim patlama sonrası tesadüfi harika bir köşk oluşması ne kadar mantıklı?? Bu da aynı şekilde tek bir noktadan harika birsey geliyorsa bunun arkasında gizli bir güç var ve biz buna Allah diyoruz..
Ayrıca hiçlikten varlık çıkmaz..eğer çıkıyorsa ki Bigbang de yokluktan varlık çıkmış bu yüzden yine aynı şekilde hiçlikten varlığı yaratan bir güç olmalı..
kardeşim ordaki big bang bizim anladığımız manada bir patlama değil. o isim sadece bir mecaz. fred hoyle tarafından dalga geçmek için "ne yani evren bir big bang le mi ortaya çıktı" demiş ve ismi öyle kalmıştır. evren tek bir noktadan ayrılarak başlamıştır başlatılmıştır. fred hoyle eski ateist fizikçi bu model ortaya çıktıktan sonra teist olmuş
YanıtlaSil