NUH TUFANI İDDİALARI

NUH TUFANI İDDİALARI


Nuh tufanı ile ilgili iddialar;

1) Tüm dünya yüzeyini kaplaycak miktarda su yeryüzünde bulunmamaktadır. Tufanda bütün dünyayı mı su bastı?

2)Dünyadaki bütün hayvan çiftleri(2,5 milyon tür) nasıl sığdı gemiye?

3) Gemi Cudi dağı gibi yüksek bir yere nasıl oturdu? Sular 2100 metreye kadar yükseldi mi?

4) O felaket esnasında hz.Nuh oğlu ile nasıl konuştu?

Sırayla cevaplara başlayalım👉

Cevap 1-2: ilk iki iddianın cevabı aynı olduğu için tek seferde cevap verecez

Maalesef İslam karşıtı kişilerin çoğu Nuh tufanının tüm dünyada yaşandığını sanıyor. Oysaki tufanın tüm dünyada yaşadığına dair inanış Tevrat ve İncil kaynaklıdır Kur'an kaynaklı değil!

RAB insanlardan evcil hayvanlara, sürüngenlerden kuşlara dek bütün canlıları yok etti, yeryüzündeki her şey silinip gitti. Yalnız Nuh’la gemidekiler kaldı(yaratılış 7/23)-Tevrat

O zamanki dünya yine suyla, tufanla mahvolmuştu. (II. Petrus 3/6)-İncil


Oysaki İslam inancında son peygamber hz.Muhammed(sav) haricinde gelen diğer bütün peygamberler belli bir kavme gelmiştir.

Andolsun, biz, Nûh’u kendi kavmine peygamber olarak gönderdik...(ankebut 14)

“Diğer peygamberler kendi kavimlerine hususi olarak gönderilmiş, fakat ben bütün insanlara peygamber olarak gönderildim.” (Buhari, Teyemmüm, 1, Salat, 56; Müslim, Mesacid,3; Nesai, Gusul,36; Darimi, Salat, 111)

Bu yüzden sadece belirli bir bölgede tufan gerçekleşmesinde ve sadece o bölgedeki hayvanların gemiye bindirilmesinde anormal bir durum söz konusu değildir!

Hz. Nûh'un: “Ey Rabbim, kâfirlerden hiç kimseyi yeryüzünde bırakma."(nuh 26) diye ettiği duaya yeryüzündeki bütün kâfirlerin dahil olup olmadığı konusuna gelince:

Âyette söz konusu olan “arz” kelimesi, Kur’an’da, bazen dünya/yeryüzü, bazen de belli bir arz/toprak/yer anlamında kullanılır. Mesela:

“Onlar, Arz’dan çıkarmak için seni tedirgin edip dururlar.”(İsra, 17/76)

mealindeki âyette geçen Arz’dan maksat Mekke’dir. Onun için bu kelime meallerde genellikle “yurdundan” şeklinde geçer.

“Rumlar Arzın yakınında/yakın bir yerde yenildiler.”(Rum, 30/2)

mealindeki âyette geçen Arz kavramı, Hicaz bölgesi (veya Bizans/Fars bölgesi) anlamında kullanılmıştır.

Aynı şekilde örneğin cümle içinde "herkes" sözcüğünü  bazen bütün insanlar için bazen de olay örgüsünün gidişatına göre belirli bir topluluk için kullanırız.

Söz konusu ayette de arz sözcüğü "hz.Nuh'un kavminin yaşadığı yer" anlamında geçtiğini söyleyebiliriz.Ki "Biz, hiçbir memleketi uyarıcıları olmadıkça helâk etmedik."(şuara 208) ayetince bu helaktan diğer insanların da nasibini aldığını söylemek dogru olmaz.

3. iddiaya gelirsek; Cûdi, Türkiye’nin Güneydoğusunda Şırnak dolaylarında 2000 m. yüksekliğinde bir dağ.


 Ama "...gemi Cudi üzerine oturdu...(hud 44)" ayetindeki cudi sözcüğünü bildiğimiz dağ olarak almak pek mantıklı değil.

Cûdi dağının Musul ve Şam taraflarında olduğuna dair rivayetler de mevcut!

Ayrıca Cûdî kelimesi Gudi kelimesinin bozulmuş hâlidir.Bilimsel çalışmaların sonucunda Kürt kelimesinin eski karşılığı olan Gudi/Kurti kelimelerinin değişmiş hali olduğu anlaşılmıştır.

Bu dağın hz.Nuh zamanında da cudi diye anılıp anılmadığını bilmiyoruz.

Bu yüzden Cûdî kelimesinin özel isim değil de sıfat olarak kabul edilmesi daha doğru olur. Cudi “bereketli, cömert” anlamına gelir ve ayet şu şekildedir; “...gemi bereketli yere oturdu...”(hud 44)

Ki başka bir ayette geçen hz.Nuh'un duasına bakalım;

Ve de ki: Rabbım; beni "mübarek" bir yere indir. Ve Sen indirenlerin en hayırlısısın.(muminun 29)

Bu ayeti de göz önüne aldığımızda ve ayette geçen "mubâreken" sözcüğüne baktığımızda cudi sözcüğünün dağ ismi olarak değil de bir "kurtuluş" şeklinde sıfat olarak kullanılmasının daha doğru olduğunu görüyoruz.

Ayrıca diyelim ki ayette geçen bildiğimiz şuanki cudi dağı olsun; peki sayın ateist "gemi cudiye oturdu" ayetinden neden dağın zirve kısmını anlıyorsun?

Gemi cudi dağının 50'nci metresine oturmuş olamaz mı? Sonuçta dağ direk seklinde değil ya! Dağın 50'nci metresi cudi ismiyle anılamaz mı? Orası da dağın bir parçası değil mi?

Gemi zirveye oturmadıysa sular da zirveye çıkacak kadar yükselmemiş olabilir!

Sonuç olarak cudi dağı olarak alsak bile bir mantıksızlık olduğunu söyleyemeyiz!

4. iddiaya gelirsek; O şiddetli tufan anında Nuh nasıl oğlu ile konuştu?

Oysaki tufan hokus pokus şeklinde anlık her yeri kaplamadı. Bir sel felaketi gibi gibi yavaş yavaş her yere dağıldı. Hz.Nuh'un oğlunun sığındığı yere kadar daha sular yükselmemiş iken konuşma gerçekleşmiş olabilir.


Ki olayın bu şekilde olduğu hud(42-43) ayetleriden de anlaşılır.

(Gemi) Onlarla dağlar gibi dalga(lar) içinde yüzüyorken Nuh, bir kenara çekilmiş olan oğluna
seslendi: "Ey oğlum, bizimle birlikte bin ve kâfirlerle birlikte olma."
 (Oğlu) Dedi ki: "Ben bir dağa sığınacağım, o beni sudan korur." Dedi ki: "Bugün
Allah'ın emrinden, esirgeyen olan (Allah)tan başka bir koruyucu yoktur." Ve
ikisinin arasına dalga girdi, böylece o da boğulanlardan oldu. (Hud Suresi,
42-43)

Sonuç: İslam inancindaki Nuh tufanı olayında iddia edildiği gibi mantık dışı bir olay mevcut değil. Yapılan itirazlar da daha çok bilgisizlikten kaynaklanıyor!

KAYNAKLAR

https://tr.m.wikipedia.org/wiki/Cûdî_Dağı

http://www.yaklasansaat.com/eski_kavimler/nuh/bill_crouse_nuh_un_gemisinin_son_rihtimi_cudi.asp

http://www.seyrangah.tv/nuh-tufani.html


Yorumlar

Popüler Yayınlar