AHLAK NEREDEN GELİR

AHLAK NEREDEN GELİR

İyi ve kötü yani ahlak nereden gelir? Temeli, altyapısı neye dayanır? Kime göre neye göre birşeye ahlaklı veya ahlaksız diyoruz? Bu paylaşımda bu soruların cevabına değinecez. Boston Üniversitesi Felsefe profesörü Peter Kreeft bu konuyu gayet güzel bir şekilde açıklıyor. Peki bakalım ne diyor?

Ateistler ahlakın temeli için evrim, akıl(mantık), vicdan, insan doğası ve faydalıcılık gibi tipik 5 kaynak ortaya atarlar. Oysa bunların hepsi de kusurlu argümanlar. Tek tek inceleyelim;

1)Ahlakın temeli neden evrim olamaz?

Evrime göre gelişmekte olan her ahlak değişebilir ve eğer iyi ile kötü zamanla değişiyorsa onları iyi veya kötü olarak yargılamak için iyi ve kötünün üstünde bir standart olmalı! 

Örneğin bir zamanlar köleligin, toplumsal sınıflandırmaların kabul edildiği bir gerçektir, oysa hiçbir dönemde kabul edilmemesi lazımdı! Kreeft, ahlakın evrimsel bir bakış açısıyla, “Bir gün tekrar kabul edilmeyeceğini kim söyleyebilir?” Diye iddia ediyor."Eğer kabul edilmiş ve kabul edilebilir arasında bu ayrımı yapamazsanız, köleliği eleştiremezsiniz ve eğer bu ayrımı yapabiliyorsanız nesnel ahlaki kabul ediyorsunuz." Evrimsel süreç ahlak için kaynak olamaz çünkü değişken bir iyi-kötü tanımınız varsa bugün ahlaksız dediğiniz birşeye yarın ahlaklı diyebilirsiniz!

Biyolojik evrim olarak bakarsak; evrimin en önemli kuralı "güçlü yaşar zayıf ölür" kuralıdır. Peki toplumda çoğu yaşam fonksiyonu körelen zayıf yaşlıları öldürmek ahlaklı bir davranış olur mu? Ya da hasta veya sakat birini tedavi etmek yerine öldürmek dogru mu? 

2)Akıl neden ahlak temeli olamaz?

Akıl yürütme suçluların iğrenç suçları işlemeye ilişkin muhakemeyi kullanması nedeniyle ahlakın kaynağı olma yeteneğine sahip değildir. Akıl hırsızlar icin bir soygun düzenleme gücüne de sahiptir yani sadece ahlaklı olanı yapmaya programlanmış değil.

Ya da Yahudilerin Nazilerden kaçmasına yardım etmek için yola çıktıkları gerçeği, akıl yürütmenin ahlaki bir kaynak olmadığını, çünkü akıl “kişinin bir yabancıyı kurtarmak için hayatını riske atmak çok mantıksız bir şey” olduğunu gösteriyor.

3)vicdan neden ahlak temeli olamaz?

Kreeft, vicdanın da aynı şekilde gerçek ahlak kaynağı olmadığını iddia etmeye devam ediyor. Bir örnek olarak, Nazi SS şefi Heinrich Himmler ve askerlerine göre Yahudilere karşı soykırım yapmak “doğru şeyi” olduğu inancı vardı!

"Sadece vicdanınız haklı mı ve vicdan tek başına ahlak kaynağı ise, Himmler'in yanlış olduğunu nasıl söyleyebilirsin?" 
Senin vicdanın katliama kötü derken aynı katliam Hitler'in yada Mao'nun vicdanı için normal bir durum olabiliyor? Her birey kendi görüşüne göre bir vicdana sahiptir! Vicdanın kararları kişiden kişiye değişiyorsa sen Hitler'in kötü biri olduğunu o da senin iyi biri olduğunu söyleyemez.

4)insan doğası neden ahlakın temeli olamaz?

Kreeft, insan doğasının kötülüğe yol açabileceği ve insanların “bencil, kaba ve benmerkezci” gibi çoğu kınanacak şeye de yönlendirebilir. Hatta garip olan şu ki ahlaka olan ihtiyacımız zaten "insan tarafından gelen kötülüklerden" kaynaklanır! 

Sen cansız bir maddeye yada atoma, elektrona, protona ahlaksız yada ahlaklı diyemezsin! 
Yani ahlaksız sonuçların nedeni zaten insan doğası. Kötülüklerin nedeni olan insan doğası aynı şekilde kötülükleri engelleyen ahlak altyapısını nasıl oluşturabilir?

5)Faydacılık neden ahlak temeli olamaz?

Faydacılık: Bir toplumda çoğunluk için faydalı olan, çoğunluğa mutluluk veren bir şeyin ahlaklı olduğu görüşüdür.

Fakat bu argüman da ahlak için diğerleri gibi çok çürük bir temeldir! Çünkü çoğunluk kötü birşeyi isteme yoluna gidebilir. Kölelik örneğine geri dönelim.Örneğin; eski toplumlarda kölelik 100 kişiden 90 kişinin faydasina iken 10 kişinin zararına bir sistem ise faydacılığa göre "kölelik iyi birşeydir" demeniz lazım.

 Yada ensest ilişkide her iki birey mutluluk duyuyor ve bu işi yaparken kimseye zarar vermiyorsalar "ensest iyi birsey" demeniz lazım. Oysa çoğunluk her zaman dogru olanı yapmaz, eğer iyi-kötü tanımınız çoğunluğa göre değişirse ahlakınızın temeli yoktur demektir! 

Peki Ahlak nereden gelir??


Ahlak yasaları nedir? Fizik ve matematik yasaları "ne olduğunu" söylerken ahlak yasaları "ne olması gerektigini" söyler. Ancak fizik yasaları gibi bir şey sipariş eder, bu "bir şey" dogru insan davranışıdır.  Ahlak fiziksel olarak mevcut değil bu yüzden ahlaksız atom veya ahlaklı gen gibi tanımlar yapamayız! 

O zaman ahlak fiziksel dünyadan kaynaklanmıyor, yani doğa veya doğaüstü bir kaynağı olmalı. 

Peki kim bu ahlak komutanı? Şimdi de bazı araştırma verilerine bakalım;

Son yapılan araştırmalar, ahlakın doğuştan geldiği fikrini destekler nitelikte görünüyor.Yale üniversitesi profesörü Paul Bloom önderliğinde, 2007 yılında bebekler üzerinde bir araştırma yapılıyor.

Bu çalışmaya göre, yürüyemeyen, konuşamayan hatta daha doğru dürüst desteksiz oturamayan bu bebeklerin ahlaki/etik yönlerinin belirli bir düzeyde gelişmiş olduğu saptanıyor.

Bu deneylerden birinde, kuklalar kullanılıyor. bu kuklalardan kimisi “yardımcı/iyi” bir rol sergilerken, diğer kuklalar “kötü ve hedefe ulaşmayı engelleyen” bir role bürünüyor.

Bebekler, daha sonra kendilerine sunulan bu kuklaların “iyi” olanını seçiyor, hatta kimisi “kötü” olan kuklaya karşı yargilayici davranıp, eliyle vurmaya başlıyor.

Hatta bu deneyin videosunda, çocukların renk seçimine dair seçim yaptığı riskine binaen; aynı renkteki kuklalar zıt karaktere büründürülüyordu. buna rağmen bebekler tekrar “iyi” olanını seçiyor, henüz elini kullanamayan bebekler ise gözlerini “iyi” olan kuklaya dikip uzun süre sadece ona bakıyordu

Profesör Paul Bloom, yaptığı araştırma hakkında: “bu bulgularla, bebeklerde etik değerin daha hayatlarının başında var olduğunun gözlemlendiğini” ifade etti.

Ayrıca araştırma kapsamında, küçük bir tepeye çıkmaya çalışan bir kukla gösterisi sunuldu. Diğer figür bu kuklanın çıkmasını engelliyor, bazen de çıkması için yardım ediyordu.Bu sunumun sonunda, 6 aylık ile 12 aylık arasında değişen bebeklerin, “ezici” çoğunlukta iyi kuklayı tercih ettiği saptandı.

Bu araştırmalar ışığında doğuştan ahlaki özelliklerimiz olmadığını söyleyen Sigmund Freud, Jean Piaget ve Lawrence Kohlberg gibi ünlü düşünürlerin yanıldıkları ortada! Modern bilimde ve psikolojide yapılan araştırmaların, insanın özünü reddetme eğiliminde olan hakim görüşü bir bir yıkmasının da materyalizm aleyhine olduğunu kolayca söyleyebiliriz.

Sonuç: mutlak ahlak yasalarının varlığını kabul etmemiz ve araştırmaların ahlağın doğuştan olduğuna işaret etmesi iyi ve kötünün yani ahlak temelinin yaratıcıya bağlı olduğunu açıklar!

Kaynak:  





Yorumlar

Popüler Yayınlar